Lider Olmak (Being a Leader)

Lider kelimesinin tanımı herhalde tarihteki lider sayısından daha fazla sayıda ve çeşitte yapılmış olmalı. Standart bir tanım yapmak zor olmakla birlikte belirli kaidelerde tüm tanımlar birleşir. Genel bir tanım yapmak gerekirse yine kendimize sorular sorarak yola çıkmakta fayda olacaktır.

  • Her yönetici Lider midir?
  • Gerçek Lider kimdir?
  • İyi bir lider olmanın ince nüansları nelerdir?

Kendiniz soruları çeşitlendirebilirsiniz, benim amacım sadece genel çerçevede sizinle bir tur atmak olacağı için soruları sınırlı tuttum. Kesin tanım yapılamamasının sebebi; zaman, yer ve kültüre göre, insan bilinci ve değer yargılarına göre, temel, değişmeyen birkaç dinamik haricinde sürekli değişen bir kavramdan olmasındandır.

Liderlik bir yöneticilik tipidir. Bu konuda bir şüphemiz yok. Ancak her yönetici bir lider midir? Kaç tip yönetici vardır? Nasıl birbirinden ayrılırlar?

Bu konular aslında sayfalarca kitaplarca anlatılabilecek sorular olmakla beraber, size ders gibi uzun anlatacak değilim, kafanızda tipleri netleştirebilmeniz için yine küçük ip uçları sunmaya çalışacağım. Benim yazılarımda uzun uzun anlatımlar, teoriler, alıntılar yerine, daha hızlı, kısaca, ipucu olabilecek nitelikte size sonucu verebilecek anlatımlar bulacaksınız.  Zamanın değerli olduğu bu çağda insanlara hap gibi kısa ve öz bilgi aktarımı, çok biliyormuş havasında özün etrafına sarmalanmış gereksiz bilgiler yumağı şeklinde sunulan uzun ağır anlatımlardan daha tercih edilir olabilmektedir. Kafa bulandıran olmaktansa kafa açan anlatımları tercih etmek önemlidir.

Konumuza dönersek, her yöneticinin bir lider değildir. Kaba tarifle yöneticiler 3e ayrılır.

  • İdareciler: Mevcut statükoyu koruyan, değişime açık olmayan, kurallar ve kaideler ile kendini silahlandırmış, konumu ve yetkisini konulan kurallardan alan, değişime ve yeni fikirlere karşı, daha çok başkalarınca denenmiş kanıtlanmış verilere güvenen, kendisi risk alamayan yönetici tipidir.

Şirketin bir risk alarak %40 büyüme ihtimali yerine, garanti gördüğü %10 büyüme ihtimalini tercih eder. Çalışanların performans, kişisel inisiyatif, yeni fikirler ile iş geliştirme önerileri gündeminde yer etmez. Genelde çok uzun süreli aynı pozisyonlarda çalışmış insanlardan bu tip yöneticiler çıkar. Bulundukları pozisyonda kendi “Konfor Alanları”nı (bir sonraki yazımda anlatacağım önemli bir konu) oluşturup, şirket içi tüm tehditler ile engelleme yolu ile mücadele ederler.  Aynı pozisyonda yıllarca çalışmış olmaları onları rahatsız etmez, aksine daha da güvende hissettirir. Farklı bir pozisyona geçmek tam bir panik durumudur kendileri için. Bu kişiler kesinlikle lider olamazlar, değillerdir. Lider olduklarını da düşünmez, böyle bir durumda kalmaktan da çok çekinirler hatta korkarlar.

Peki bu tip insanlar ne işe yararlar ve şirketlerde gerekli midir? Sorumuzun yanıtı sizi şaşırtsa da evet, bu tip insanlar gereklidir. Özellikle finans, muhasebe, kalite kontrol gibi bölümlerde bu tip insanlar beklenmedik şekilde başarılı olurlar.  

Fakat daha üst yönetim kademelerinde, acil, riskli ve hızlı kararlar alınması gereken pozisyonlarda asla yeterlilik gösteremezler.

  • Klasik Otokrat Yöneticiler: Değerlerini yetkileri ile ölçerler. Değişim, gelişim, yenilik kelimeleri çok hoşlarına gitmekle, ağızlarından düşmemekle birlikte, kendini aşmadığı süreç yapılanları onaylar, destekler. Kendi kapasitesini aşma riski doğduğunda yetkilerini kullanarak kısıtlama veya engelleme yoluna gidebilirler. İnsanlara sorumluluk dağıtmayı çok severler, ancak sorumluluğun gereği olan yetkileri vermeyi sevmezler. Sonuçta herkesin işini yaparken kendisinden izin alması, onay alması, başarının işin sonunda kendisine yazılması için çok önemlidir.

“Ben” yaptım, kelimesi aslında onları anlatır.  “Ben demiştim” en sevdikleri intikam şeklidir. Daima haklı çıkmayı ve haklı çıkacağı durumları yaratmayı severler. Sonuçlarının yönetiminde çalışanlar üzerinde travmatik etkide olması çok önemli değildir. Önce çalışan değil, kendi bulunduğu pozisyonun sağlamlığı, haklılığı ve kendi fikirlerinin doğruluğunun ispatı daha önemlidir.

Çok bildiğini düşünür. En iyi kendisi biliyordur. Kendi dedikleri en doğrusudur. Herkesi dinler, demokratik görünür. Ancak daima son sözü kendisi söyler ve son söz her zaman onun fikirleri doğrultusundadır.

Yanındakilere değer verdiğini göstermeye çalışır. Ancak sözel olarak “Benim için değerlisiniz” veya “Sizlere, fikirlerinize değer veriyorum” dan öte bir etkinliği yoktur. Ödül sistemine asla inanmazlar. Yapılan herhangi bir başarının ödül gerektirebileceğine inançları yoktur. Bir şey verdilerse, hak edildiğinden değil, kendi bahşetmiştir. Ancak vaat etmekten asla geri de durmazlar.

İnsanları yetkileri ile yönlendirir, daima kendi bildiği ve istediği gibi insanların yürümesini beklerler.

Başarısız olurlar demiyorum, çünkü bazen en hızlı yönetim şekli budur. Bu tip yönetimde çok hızlı karar alınır ve uygulamaya konulabildiği için başarma ihtimali her zaman vardı. Ancak onlar için çalışanın kişisel başarısı sadece kendi fikirlerine ne kadar uyduğu ile sınırlıdır.

Yakınındaki potansiyelleri köreltici ve zamanla çalışan motivasyonunu yok edici bir etkisi vardır.  Lider olduğunu düşünür. Ancak başarı da başarısızlık ta sadece kendi potansiyeli ile sınırlı olup, ekip ve şirket potansiyelini harekete geçiremedikleri için büyük başarılar veya sürdürülebilirlik sağlayamazlar.

Takdir ve ödüllendirme sistemi olmaması, yetki ve yetkinlik köreltici olmaları sebebi ile bu tip yöneticilerin yanında yüksek kapasiteli çalışanlar yerine daha memur tipi, söyleneni en iyi yapmaya çalışan ama kendiliğinden en iyinin peşinde olmayan çalışanlar yer alır.

Başarısızlıklarda daima yanında çalışanda hata aradıkları için çalışan sirkülasyonu çoktur.  Çevrenizde bir türlü düzenli, sistematik, uyumlu bir ekip kuramamış firmaların yöneticileri tam da bu kategoriye girmektedir. Tecrübe sahibi insanları hatalı gidişatı düzeltmesi için istihdam ederler, sorumluluk verirler, yetki vermezler ve ancak kendilerinde bir değişim olmadığı için firmada düzelme olmaz. Bunun sorumluluğunu da yine kendi üstlenmez, çalışanın hatası olarak görür.

Yönetici, yetkisi ve otoriter yaklaşımıyla her ne kadar disiplini sağladığını düşünse de aslında olan, güven, sevgi, saygı ve iş kaybıdır. Önemli olan size, yaptığı işe ve kurumuna bağlılık duyan insanlarla çalışmaktır, otoriteye itaat eden çalışanların ise her an başkalarına itaat etme ihtimalleri vardır. Çünkü “İnsanlar işlerinden değil yöneticilerinden ayrılır”.

Lider Yöneticiler: İşlerini yaparken en düşük seviyede yetkiye ihtiyaç duyan, çevresinde işini iyi yapan insanları toplayan ve bu insanların tecrübe ve bilgilerini yetki ile destekleyerek, sadece orkestra şefliği ile sonuca ulaşan insanlardır. Bu insanlar emir değil, “ilham” verirler. İsteklerini yaptırmak için insanları cesaretlendirir, bir amaç sunar ve amaca ulaşmak için tüm ekibi aynı yolda yürütebilirler.

Başarıların ardında “Ben” yerine “Biz” veya “Sen” vardır. Bir başarıyı hakkedene mâl etmekten korkmaz, başarıyı takdir eder, ödüllendirirler. Yanlarındakiler her konuda O’nu bir yönetici değil danışman gibi görürler. Fikirlerine değer verir, karşılığında değer görürler. Saygı duyulur.

Çalışanlarının motivasyonu için önlerine çıkabilecek, kişisel veya iş ile ilgili her engeli ortadan kaldırır, dikkatlerinin dağılmadan sonuca ulaşmaları için çalışabilmelerini sağlarlar. Başarıları ekiplerinin dayanıklılığını belirler. En başarılı Liderlerin ekipleri kısa vadede pes etmek yerine uzun mücadele maratonlarına dayanabilirler.

Başarıyı sahibine verirken, başarısızlıklar kendisinde hata arar, neyi yanlış yaptığını bulmada çevresindekilerin fikirlerine değer verir ve anlamaya çalışır. Ağzından “ama” ve “fakat” kelimelerini fazla duymazsınız. Her eleştiriye, karşı eleştiri üreterek kendini aklamaya veya karşısındakini haksız çıkarmaya çalışmaz.

Gerçek bir lider için başarının karşıtı başarısızlık değildir. Çünkü başarıya ulaşmak için onlarca kere başarısızlık yaşamanın, hata yapmanın doğal olduğunu bilecek kadar ileri görüşlü ve sabırlıdır. İş ortamındaki olumsuz gelişmelerde, sorunu ortaya çıkaranı cezalandırarak sorundan kurtulmayacağını, sorumluluktan kaçmış olacağına inanan da yine gerçek liderlerdir.

Otokratik yöneticilerden en büyük farkı; otokratik yönetici ekibin önünde giderken, ekibini görmez sadece ileriye odaklanır. Düşen, kalkan, veya geride kalan çok önemli değil, amacı kutsar. Lider ise ekibinin ardındadır, amaca giden yolda tüm ekibin aynı yolda, sapmadan, düşmeden, geri kalmadan yürüdüğünden emin olur.  Otokrat yöneticiler kendi reklamlarına odaklanırken, asıl liderler çoğu zaman ortada görülmezler bile.

Çalışma arkadaşlarının yeteneklerine göre belirlenmiş olan kulvarlar, sonunda ulaşmak istediği yere Lideri en doğru şekilde götürecektir. Buradaki en büyük sorun, her çalışanın sahip olduğu farklı kültürel özelliklerdir. Bu farklılıkları koruyarak, dengeli ve uyumlu bir iş ortamı sağlayabilmek, uyumu olumsuz etkileyen alt kültür unsurlarını değiştirmek için sabırlı olmak gerekir. İnsanların severek işe geldikleri, işlerini yaparken eğlendikleri, en önemlisiyse çalıştıkları sürece mutlu oldukları bir ortam için “hayatın içinde insan olmak” fikri, gerçek bir liderin olmazsa olmaz kuralı olmalıdır.

Analitik, özgüvenli, öngörü sahibi olabilen pozitif liderlik bitmez bir süreçtir. Lider, aktif dinleyicidir, etkileyendir, değişimin öncüsüdür, yaratıcıdır, sorgulayandır, motive edicidir. Ekip kurar, yenilikçidir, iletişim yeteneği kuvvetlidir, mücadele edebilir, takım ruhu felsefesine inanır ve güvenilirdir, en çok da fikirleri gerçeğe dönüştürebilendir. İyi bir lider çalışma arkadaşlarının kişisel özelliklerini anlayıp hangi durumda liderlik hangi durumda yöneticilik özelliklerinin baskın olması gerektiğini veya bu iki rolü nasıl harmanlaması gerektiğini etkili bir şekilde belirleyebilendir.

Başarıyla sonuçlanmış bir iş, ekibin başındakinin iyi bir lider olduğunu göstermek için yeterli değildir. Liderlik anlık başarılar değil bütünsel başarıları kapsar. Liderler başarıya giden yolda ekip arkadaşlarına yol gösteren ve mücadelelerinde onların önlerine çıkanları kaldıran, destekleyendir. Başarıyı sadece kendine mal edenler, ekip arkadaşlarının emeklerini yok sayanlar, yetkileri ve otoriteleri ölçüsünde başarı dilimini sahiplenenler gerçek liderlikten çok uzaktırlar.

Unutulmamalıdır ki;

İyi bir lider, başarının yalnızca kendisine bağlı olmadığı gerçeğinin farkında olup, yemeklerini yalnız yemekten vazgeçebilendir.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s