Bu adam da sürekli satmaktan bahsediyor noktasına yaklaştığınızı düşünüyorum. 😊 Ancak hayat bir alışveriştir. Her şey satıştan ibarettir.
Annenize sevgisi için sevimliliğinizi veya ilgisi ve merhameti için hayata karşı zayıflığınızı satarsınız. Okulda dersteki başarınızı ve efendiliğinizi öğretmene satarsınız. İş görüşmelerinde kendinizi firma sahibine pazarlar satarsınız. Başarılı satıcılar ilgi, sevgi, merhamet, destek, para gibi yüksek “gelirler” elde ederken, başarısız satıcılar ilgisizlik, dikkat çekememek, ötekileştirilmek ve yok sayılmakla karşı karşıya kalırlar.
Hayat bir alışveriştir. Bir şey kazanabilmek için mutlaka bir şey satmanız gerekir.
Karşınızdakine duygularınızı anlatabilmek için bile hislerinizi onun hayal gücüne pazarlamanız, en iyi şekilde satmaya çalışmanız gerekir.
Ne kadar iyi satıcı iseniz, o kadar hayatta başarılı bir insan olursunuz.
Konumuza dönecek olursak…
Kalite Yönetim Sistemleri çalışmalarının birinci aşamasında hep birbirine karıştırılan vizyon ve misyon çalışması yapılır. Faaliyet alanınıza uygun, geleceğe dönük sizi ve amacınızı ifade eden bir vizyon ve misyon belirlersiniz. Çoğunuz bu aşamayı yaşamışsınızdır.
Hatta şirket sahibinin toplantılarda vizyonumuz nedir gibi beklenmedik sorularına da muhatap olup, “çalışmalarda ne yazmışlardı” diye zihin kalıbınıza oturamamış o mesajı hatırlamaya zorladığınız ama bir türlü hatırlayamadığınız da olmuştur. 😊
Peki nedir vizyon ve misyon?
Vizyon – Bir şirketin gelecekte, bulunduğu sektörün gelişmelerine bağlı olarak, nerede olmayı arzu ettiğini (hatta hayal ettiğini) gösterir. Bu 5-10 sene sonrası için futuristik bir yaklaşımdır. Şirket içerisinde bugün yapılan her şey, gelecekteki o konuma varmak içindir.
Misyon – Bir şirketin, BUGÜN hangi konumda olduğunu, ne yaptığını kimin için ve kimlerle nasıl yaptığını gösterir.
Her ikisini birleştirdiğimiz zaman, gelecekte olmak istediğimiz (vizyon) noktada olmak için bugün neleri, nasıl yapıyoruz (misyon)un yanıtını, şirketin vizyon ve misyonunda özetleriz.
Misyon, değişime bağlı olarak sıklıkla değişebilir, vizyon ise ileride nerede olmak istediğimiz gösterdiği için zaman içerisinde çok daha az değişiklik gösterecektir.
Vizyon, varmak istediğimiz noktayı gösterirken, misyon bugün o yolda neleri, nasıl yaptığımızı anlatır.
Ne kadar garip değil mi? Bir şirkette çalışıyorsunuz. Firmanızın yöneticisi kişi, bir vizyon çizmiş, siz onu ezberlenmesi gereken andımız gibi ezberlemek gerektiğini düşünüyorsunuz. Yöneticiniz de görülebilir yerlere asarak size dikte etmeye çalışıyor.
Eğer vizyonunuz sadece kağıtta kalmış ama çalışanlarınız tarafından benimsenmemişse, yani onlara satamadıysanız hayalinizi, o vizyon gerçekleşmez. Çünkü siz vizyonerseniz, onlar da misyonerdir. Sizin hayalinize giden yolda gereken çalışmaları yapacak olanlar onlardır. Eğer bir vizyon etrafında birleşemiyorsanız, aynı doğrultuda hareket edemezsiniz. Ve yolda herkes ayrı düşer.
Vizyoner dediğimiz insanlar, sadece vizyon sahibi olan değil, vizyonunu etrafına aktarabilen, vizyonu ile diğer insanlara da ilham verebilen insanlardır.
Bu nedenle, eğer vizyonunuz sadece sizin tarafınızdan belirlenmiş, herkesin ezberlemesi! Gereken bir paragraf yazı ise, başarısız bir vizyon sergilemiş olacaksınız. Ve sonunda da başarısızlık kaçınılmaz gibi duruyor.
Ama hayalinizi anlattınız, beraber tartışarak ortak bir hayale çevirebildiniz ise, o zaman sizin hayaliniz çalışanınızın da hayalidir. Ezberlemeye gerek kalmaz, çünkü o hayali o da yaşar. Ve herkes kendi hayaline ulaşmak için çalışır. Bu durumda hepiniz ortak hayal için beraberce yürüyebilirsiniz.
Bu tabirler maalesef kendilerini vizyoner sanan yöneticiler elinde dikte aracından başka şekilde kullanılmadığı için örselenip kirletiliyor.
Hayat bir alışveriştir. Bir şey kazanabilmek için mutlaka bir şey satmanız gerekir. Yönetici iseniz size düşen de en güzel şekilde vizyonunuzu yani hayalinizi çalışanlarınıza, müşterilerinize, iş ortaklarınıza kâğıt üzerinden, akıllara işleyebilecek şekilde satabilmektir.
Başarı ancak bu şekilde gerçekleşecektir.