KİMİN DÜŞÜNCELERİ, SİZİN GERÇEĞİNİZ?

Pandemi ile ciddi bir sınavdan geçtiğimiz doğrudur. Hayatımızda daha önce yaşamadığımız kadar uzun süredir hayati risklerle ve iş dünyasının hayatta kalma mücadelesi ile iç içeyiz. Yarınımızdan endişe duyuyoruz. Televizyonu her açtığımızda ölen kişiler, yoğun bakımdaki hastalar, ikinci dalga korkusu, batık firmalar, büyüyen işsizler ordusu, her an işsiz kalma ihtimali olanlar ordusu, kısıtlı ödenekler ile hayatta kalmaya çalışanlar, satış yapamazsa maaş ödeyemeyecek işverenler, sokağa çıkma yasakları, krizler, krizler, krizler…

Aylardır evde kalmanın yan etkilerini hepimiz hissetmeye uzun zaman önce başladık zaten. Evden çıkmakta isteksizlik, sabahları kalkamama, iş olmayacak düşüncesi… Sanki aslında her şey bitmiş de biz uzatmaları oynayan oyuncularız. “Aslında yarın yok” bugün her şeyin sonu gibi yaptığımız işler dahi özensiz veya yarım…

Bir süre önce yazdığım bir yazımdan alıntı yapacağım. Bugüne çok uyduğu için. Yazının devamını https://satis-sanati.com/2019/06/10/pastirma-sandvic-ve-kriz/ adresinden okuyabilirsiniz.

Hikaye dede ile toruna ait. Üç yaşındaki afacan torununu oyalamak durumunda kalan dede, torunun peşinden koşmaktan yorgun düşer ve mutfaktaki divanda uyuyakalır. Durumdan faydalanan torun mutfaktaki her şeyi karıştırmakla kalmaz, buzdolabını açar ve içindekileri birer birer aşağıya indirir. Buzdolabında duran pastırmaya uzanır ve dedesinin çilingir sofrasında pastırma yediğini hatırlayarak, dedesine pastırma yedirmeye karar verir.

Pastırmayı uyuyan dedenin bıyıklarına sürüp ” ham ham yap dede ” diyerek uzunca bir süre horul horul uyumakta olan dedeye güya yedirir. Sonunda bu oyundan bıkarak başka oyuna geçer. Bu kısa şekerlemeden sonra kendine gelen dede yerinden doğrulur, şöyle bir sağı solu koklar. Mutfakta ağır bir pastırma kokusu var diye geçirir içinden. Salona doğru yürür salonu koklar, bütün salona pastırma kokusu yayılmış der. Diğer odalara geçer. Aaaa burada da pastırma kokuyor diye düşünür. Bıyıklarındaki pastırma kokusundan habersiz sokak kapısını açar koklar ve şöyle der kendi kendine.

-Bütün dünya pastırma kokuyor!!!

Bizler işte bu dede gibiyiz şimdi, gittiğimiz her yere kafamızdaki kriz kara bulutunu da götürüyoruz. Aynı dedenin pastırma kokusu gibi işe giderken bu bulutla dolaşıyoruz, müşterimize satış görüşmesine giderken kafamızda aynı bulut. Oysa krize rağmen ayakta kalmayı düşünmek, ekonomik krizden bahsediliyor ama herkes yemeyi içmeyi mi kesti, ben yine bu satışı yapar ve daha da güçlü olurum diyemez miyiz? Bu mümkün aslında her şeyi yaratan bizleriz. Daha mutsuz ve umutsuz olmayı seçende, daha başarılı ve umutlu olmayı seçende biziz.

Her hafta satış hakkında yazmıyorum biliyorsunuz. Bazen zihin yapımız, dünyaya veya iş hayatına bakış açımız konusunda da yazıyorum. Biraz da bu ay çıkacak olan “Satış Sanatı – Söylenmeyenler” isimli kitabımdan alıntı yapacağım.

-Hayatın yüzde 10‘u, sizin başınıza gelenlerden oluşur.
-Hayatın diğer yüzde 90‘ına ise sizin bu başınıza gelenlere nasıl davrandığınızla karar verilir.
-İnsanlar anlamsız şeyler söyler ve yaparlar.
-İnsanlar hasta olurlar, arabalar bozulurlar. Uçaklar geç kalır ve bütün planlarımızı alt üst ederler. Trafikte bir sürücü canımızı sıkabilir v.s. bu yüzde 10‘luk kısım tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşir.

Hayatınızda başınıza gelen olayların yüzde 10’u kaderdir. Engelleyemezsiniz. Ancak sonrasında ne yapacağınız, nasıl davranacağınız, tutumunuz sizin elinizdedir. Kalan yüzde 90’ı siz belirlersiniz. Her kötü durumda düşünmeden gelişen, içgüdüsel, doğal tepki yerine, sakin kalmaya çalışarak, olayı gözden geçirip tam anlamaya çalışarak, tepkiyi planlayarak verilecek olumlu tepkiler vermek, olumsuz yüzde 10’un dahi sonucunu olumlu kılmaya yetebilir.

İş hayatınızda bir şeyler ardı ardına ters gidiyorsa bu kuramı düşünün ve hayatınızı bir daha gözden geçirin. Muhtemelen bir noktada hatanızı bulup düzeltme şansınız olacaktır.

Bir şeyler bize sürekli her şeyin kötüye gittiğini empoze etmeye çalışıyor. Kısmen bu doğru da olabilir. Ancak olayların gerçek şiddeti sizin hissettiğiniz kadar mı gerçekten, yoksa birbiri ardına ekleyerek her birimiz katar katar sorunu büyütüyor olabilir miyiz?

Pastırma örneğinde olduğu gibi… Her gittiğiniz yerde tek konu krizler ise, her yerde kriz var sanabilirsiniz. Ama belki de o duyguyu gittiğiniz her yere siz taşıyorsunuz, bilmeden kendi kendinizi demoralize ederken, çevrenize de radyoaktif etki gibi olumsuz duyguları yayarak, bir nevi kendi kriz pandeminizi oluşturuyorsunuz.

Veya farkında değilsiniz ama başkaları size bu krizleri bulaştırıyor. O kadar etkiliyor ki, onların düşünceleri bir süre sonra sizin gerçeğiniz olmaya başlıyor. En tehlikeli nokta da burasıdır. Unutmayın düşünceler gerçekliği oluşturur. Düşünceleriniz hastalık kaparsa, gerçekliğiniz de bundan aynı ölçüde etkilenecektir.

%10 etkili kaderin getirdiğini, kendiniz veya başkaları sebebi ile çekinik kalarak, yeni fikirler üretmeyerek, ilk aşamada yük gördüğünüz çalışanlarınızı çıkararak veya kaçırarak, eskisi kadar dışarı çıkmayarak, müşteriyi aramayarak, sabahları içinizden çalışma hissi gelmeyerek belki de üzerinizdeki etkisini siz 5-6 kat etkisini artırıyorsunuz.

Düzeltmenin ilk aşamasını eğer işinize sarılmakta arıyorsanız yanılırsınız. Önce bakış açınızı düzeltmeniz, zihninizde oluşturduğunuz tortulardan, bilinç altınızı temizleyerek başlamanız yerinde olacaktır.

İnsanlar başarı için olumlu düşüncenin gerekli olduğunu bilir, ancak uygulamaya geldiğinde zorlanır. Bilmek ayrıdır, uygulayabilmek ayrıdır. Kendimizi ikna ile başlayalım önce, kriz olabilir, ama her yerde ve herkeste bu etkiler var, O halde biraz doğru planlama ve emekle diğerlerinden daha iyi bir noktaya ulaşma şansım olabilir diyerek.

Sizin gerçeğinize, düşüncelerinize sahip çıkarak siz yön verebilir, başkalarının sizin için yarattığı gerçeklikten kurtulabilirsiniz.

Not: Kişisel Motivasyon için Oto hipnoz uygulamaları ile kişiye nasıl kendini motive edebileceğini, bıkkınlık ve bitkinlik hallerinden kurtulabileceğini, içindeki potansiyeli nasıl harekete geçirebileceğini öğretiyoruz. Bu konuda bilgi almak isterseniz her zaman mail@ercanozturk.net veya 0532 684 2443 nolu hattımdan arayabilirsiniz. Yardımcı olmaktan memnuniyet duyarım.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s