7 tip insan sizin hem zamanınızı, hem de enerjinizi tüketir. Bu tipler iş yapmanızı engeller, yaptığınızı şaşırtır, zaman planlamanızı mahveder, sürekli sizi rahatsız eder.

Kimler bu tipler?

1- Son dakika bir şey isteyenler:

Akşam tam çıkma üzeresiniz evinize, mesai bitmiş, toplanmış gidiyorsunuz. Müdürünüz geliyor; “Yarın toplantıya hiçbir şey hazırlamadım. Ne konuşacağız, ne sunacağız? Bana bu akşam sunumları hazırlasana…”

“Haydaa, nereden çıktı şimdi bu son dakika talep? Aklına yeni mi geldi? Neredeydin şimdiye kadar? Mesai bitti, iş bitmedi, şimdi sana bütün gece senin yapman gereken işi ben hazırlamak, kendi zamanımı sana harcamak zorundayım…”

Hep akılları son anda gelir, yapacaklarını son ana bırakırlar ve asla bu nedenle yapmaları gereken tam yerine getirilmez. Alelacele, yarım yamalak hazırlanır işler, ödevler…

Size de bu yarım yamalak iş ve son dakika yükünün ceremesini çekmek kalır.

Bu insanlar kendilerini lider veya yönetici görse de, sizin zamanınızı çalmaktan hiç çekinmezler.

2- Geç kalanlar:

Alice harikalar diyarında bir tavşan vardı. Sürekli “Geç kaldım, geç kaldım.” diye koşturur, kimseyi dinlemez, koşturur dururdu. Bu insanlar da aynı şekilde hep geç kalmış modda bir toplantıdan diğerine koşar, önemli detayları daima kaçırır, hiçbir ön hazırlık veya sonrasında bir değerlendirme yapmaya zaman bulamadıklarından ! şikayet eder dururlar ve aslında yapamazlar değil, yapmazlar.

Bununla da kalmaz, işlerini geç teslim eder, toplantılara geç kalırlar. 15 dakika toplantıya geç kalmanın önemli bir sorun olmadığını düşünürler, ama toplantıya katılan herkesten 15er dakika çaldıklarını ve toplamda saatlerce kollektif zaman ve iş gücü kaybına sebep olduklarını asla anlayamazlar veya dert etmezler.

3- Cevap dönmeyenler:

Her aksiyonunuzu bilmek isterler. Her şeyi detaylıca raporlamanızı isterler. Ancak o kadar “çok” işleri vardır ki, asla gönderdiğiniz raporu okumazlar. Siz rapor hazırlamak için ciddi bir emek ve zaman harcasanız da, o okumak için aynı önemi vermez çalışmanıza. Bir raporu okumanın da, o işin tamamlanmasındaki bir süreç ve gelişim/değişim/tedbir için bir gereklilik olduğunu bilmezler.

Sonra gelişmeler içinden çıkılmaz hale gelir, o noktada zamanında gerekli tedbirleri alabilecek bu kişi, sizden köklü değişiklikler ister. Olay yine size patlar, birinin görevini yerine getirmemesi sonucunu yine siz toparlamak zorunda kalırsınız.

4- Sürekli meşguller:

Dünyayı alev almış gibi sürekli bir koşturmacada, size hiç vakit ayıramazlar. Bu nedenle ne üstlerine bir iş kabul ederler, ne sizi dinlerler, ne de işlerin nereye gittiğini anlayacak zamanları vardır. Aslında belki de tamamen yanlış konulara fokuslanıp, zamanını heba etmekle meşgul olma ihtimalleri yüksektir. Bu kişiler olayları önem sırasına göre önceliklendirmekten acizdir, ve her şeyi aslında yüzlerine bulaştırırlar.

5- Laf bölenler:

Tam bir işin ortasında, sizin ne yaptığınıza, meşguliyetinize, aciliyetinizi dikkat etmeksizin araya girer ve işinizi, sözünüzü böler. Kendi işi çünkü ona göre en önemli iştir. Sizin işiniz bekleyebilir. Siz öncelikle elinizde ne varsa bırakıp, onun işini çözmelisiniz.

Ve siz çoğu zaman bir an önce gitsin diye gerçekten de onun işine yardım edersiniz. O da sürekli sizin işinizi bölmeye devam eder.

6- Bir dakikacılar:

En çok zamanınızı yiyen tipler bu “Bay 1 Dakika” tiplerdir. Sizin boş veya az meşgul anlarınızı kollarlar sizi avlayabilmek için. Kahve makinasının, asansörün, sigara içilen balkonun veya ofis giriş çıkışlarının yakınlarında sipere yatarlar. Ve sizin en savunmasız anınızda harekete geçerler.

“Pardon, bir dakikanız var mı?” diye söze girerler. Eğer kazara yüz verirseniz artık onun kölesi olursunuz. Talebine bir kere olur verdiğiniz için, en münasebetsiz zamanlarda ofisinizin kapısından üst gövdesini uzatarak ” bir dakikanız var mı” diye tacizine devam eder. Ama asla hiçbir konu bir dakika sürmez. Kendi planınıza göre değil, onun insafına göre kendinize ve işinize zaman ayırabilirsiniz. Bu tipler yakında da olsa, uzakta da ola sürekli sizi rahatsız etmek için yol bulurlar.

7- Toplantı yapanlar:

En tehlikeli tipler bunlardır. Her konuda toplantı yapmak isterler. Toplantı yapmaya bayılırlar. Çünkü toplantıda çok önemli bir iş yapıyormuş gibi görünebilirsiniz. Zaman geçirirken iş yapıyormuş! gibi görünebileceğiniz, arada iki laf ederseniz de kendinizi önemli hissedebileceğiniz en güzel mekan toplantı salonlarıdır. Toplantıda her kafadan bir ses çıkmasının ve süre giden tartışma ortamının sonunda bir karar alamamanın hazzına varabilirsiniz. Çok önemli işiniz sırasında sınırsız içecek de işin bonusudur zaten.

Bu önemli toplantı sonunda karar alamazsınız, ama bir sonraki toplantı için zaman belirleme kararı alarak, başarılı bir toplantı silsilesini başlatmış olabilirsiniz.

Bu noktada bir durup düşünmek lazım. Acaba 2-3 iş konusu alakalı kişi ile 2 satır mailleşme veya bir küçük grup telekonferans sorunu çözmeye yetebilir, zamanınızı daha efektif kullanabilir miydiniz?