İşimi Seviyorum! (I love my job!)

Kendi kendinize bu cümleyi 2-3 kez söyleyebilir misiniz? Söylerken her seferinde biraz daha kendinizden emin, sesiniz daha fazla çıkarak ve içiniz daha mutlulukla dolarak söyleyebiliyor musunuz?

Cevabınız evet ise, yürekten tebrik ederim. Mutlu % 5 azınlığın içindesiniz.

Yapılan araştırmalarda insanların sadece % 5 inin hayatını kazanmak için yaptığı işe aşık olduğu ortaya çıkmış.

İyiyiz, evet fena değil, rahatsızlık duymuyorum, yapılabilir… değil. İşime aşığım manasında seven kişi sayısı…

İşim iyi, insanlarla uğraşmaktan hoşlanıyorum, ikna etmekten kazanmaktan…başka şey. İşime aşığım başka bir işte çalışmayı düşünemem demek… ise bambaşka.

İşini seven insanlar, iş arkadaşlarını da sever, ekibini sever, her birine çok derin bir bağ ile bağlanır. Bu bağlılık ise ekipte inanılmaz bir sinerji ve güç ortaya koyar. Ve başarı kaçınılmazdır. İşi sevmekle başlıyor her şey.

Ülkemiz maalesef eğitimini aldığınız işte başarı şansı yakalamanın düşük bir ihtimali olduğu gelişmekte! olan ülkelerden birisi. Eğitim sisteminin kalitesinden! bahsetmek bile istemiyorum. Ancak iyi bir eğitim alıp diplomasını aldığı mesleğini yapan insan sayısı gerçekten de beklentilerin ve hayallerin çok altında. Binbir hayalle girilen bölümlerden mezun olanların, gerçek hayatta elde ettikleri mesleğe ya giremedikleri, ya da aşırı rekabet sebebi ile en düşük şartları kabul ederek işe girmek zorunda kaldıklarını görüyoruz.

Bir çok insan ise daha mezuniyete dahi gelmeden, okuduğu mesleğinde bir gelecek göremeyip, kendini başka işlere yönlendirmek zorunda kalıyor.

Böyle bir ortamda işimi seviyorum diyebilmenin ne kadar büyük bir lüks olduğunu anlayabilirsiniz sanırım.

Dünyanın dört bir köşesinde milyonlarca insan sadece ay sonu bir miktara hayatını kazanabilecek para için, “ne iş olsa yaparım yeter ki ailemin geçimini sağlayabileyim” durumunda iken işini sevmenin aynı zamanda önemi de ortaya çıkıyor.

En başarılı satış ekipleri, teknik bilgisi çok olan, portföyü çok olan veya becerikli zeki insanlardan oluşuyorsa değil, işini severek yapan insanlardan oluşuyorsa başarılı olmaktadır.

Eğer para kazanmak için satış yapıyorsanız, yaptığınız işte kendinizi geliştirmeye değil, öncelikle müşteri iknasına odaklanırsınız. Müşteri ihtiyaçlarını, satınalma memnuniyetini düşünmez, ikna edebilmek için ihtiyaç halinde manipülasyona veya yanıltmaya başvurabilme ihtimaliniz yüksektir. Böyle bir düşünce yapısı tüm satış prosesini, ikna edip müşteriye imzayı attırana kadar düşünür. İşine bir katkı, kendi gelişimine bir katkı sağlamadığı gibi, müşterisinin ihtiyacının mı giderildiğini, yoksa kandırıldığını mı dert etmez, sattıktan sonra tanımaz. Bu şekilde yapılan satışların uzun vadeli olamayacağını tahmin edersiniz. Tabi olarak satıcı da bir noktada aşırı müşteri şikayetlerinin sebebi olmaktan ya kendi bunalır, ya da şirketini bunaltır ve gider.

Bu insanların iş hakkında bir vizyonu ve hedefi yoktur. İşinde gelişme, ilerleme gibi bir derdi yoktur. Para kazandığı sürece çalışmak tek amacıdır. Para kazanamadığı anda ise başka kaynak aramaya başlarlar. Sadakati de kazandığı sürece parayadır.

Firma sahiplerinin veya satış müdürlerinin yanılmalarına sebep olabilirler. Bir firmada çok başarılı olmaları sebebi ile sadece hızlı satışına aldanıp işe alacağınız bu arkadaşlar, muhtemelen kaynakların sıkıntıya girmesi sebebi ile sizinle iş görüşmesi yapıyordur. Aynı sizin de bir gün sıkıntıya girdiğinizde sizden kaçacakları gibi. Veya işine sadakat beklentisi, siz ona kazanma imkanı verdiğiniz sürece olacaktır.

Diyeceksiniz ki, kazanmak satışın amacı değil mi? Evet yüksek paralar kazanılabilecek en kolay mesleklerden birisi satış mesleğidir. Ancak başarılı ve kalıcı olabilmenizin, kendinizi geliştirerek bir kariyer planlaması ile ilerleyebilmenin tek yolu önce işinizi sevmekten geçmektedir. Yoksa bir sene bir işverende, iki sene bir diğer firmada, aynı senaryoyu tekrar tekrar yaşar gidersiniz.

İşini seven insan ise, öncelikle güler yüzü ile hem iş yerinde, hem müşterileri arasında bir çekim kaynağı olur. Seven insan pozitif olur, pozitif duyguları etrafa yayar. Müşterisini de sever ve ihtiyaçlarını önemser. İhtiyacını çözerken, sonunda mutlu olup olmayacağını düşünür. Eksik bir şey görürse, elinden geldiği kadar söz verilen hizmet sınırlarının da ötesinde müşterisine yardımcı olmak için çalışır.

Yazılarımın çoğunda satıcılara öğüt olarak verdiğim sattığınız ürün veya hizmetlere değer katmayı, işini seven bir çalışan kendiliğinden, kendi içinden gelerek yapar. Keyifle, eğlenerek, etrafını da olumlu manada etkileyerek yapar.

İşi seven insanın en büyük kazançlarından birisi performansına olan inanılmaz etkisi ve gün sonunda daha huzurlu hissedebilmesidir.

Oto hipnoz ile danışanlarıma güne nasıl pozitif başlayabileceklerini, motivasyonlarını yükselteceklerini, karşılaştıkları veya karşılaşma ihtimali olan sorunlarla baş etmek için gereken iç gücü nasıl harekete geçirebileceklerini öğretiyorum.

Bütün bunlara rağmen işini sevemiyor, değer katamıyor, akşam huzurla ve mutlu olarak evine gidemiyorsan, kendini mutlu edeceğin başka bir iş bulmanı öneririm. Aksi takdirde, işini iyi ve değerli hale getirebilecek bir kişinin kadrosunu işgal etmekte, firmana büyüme yolunda zarar vermektesin. Bunu yöneticilerinin görmesini bekleme, kendi geleceğini düşün ve seveceğin bir iş bul.

Ters gelmiş olsa da söylediklerim, maalesef çalıştığım ekiplerde işini sevmeden yapanların kısa vadede başarılı olsalar bile uzun vadede başarısız olduklarını, çevrelerine, kendilerine, itibarlarına zarar verdiklerini gördüm. Ve kısa sürede hepsi elenip geçti, gitti. Yaşadıkları stres ve kaygıları yeni gittikleri yerlere taşıyarak aynı çıkmazı devam ettirmekten başka bir kazançları olamadı.

İşinizi sevin, ya da seveceğiniz işi yapın. Sizin ve iş ortamınızın mutluluğunuz için…

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s